..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
+12
Büsra
Persephone
melisesmerim(Dilek)
unique~
RABİA_EDWARD
sessiz_rüya
Kbra~eDward♥
pyn_12
JustyKolik
BuRcu_10
MILENNIUM~~
Dejavu.Bella
16 posters
:: Eğlence :: Serbest Bölge
1 sayfadaki 1 sayfası
..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Bu Kadar Sevebilirmisiniz ?...
Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...
Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma "Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...
Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....
Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı.
Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..."
"Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."
Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla.
Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut..."
Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...
Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya...." "Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...
Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...
İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına
kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.
Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin kalması için dua ediyordu.
Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu... Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Şimdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım...."
Bir otobüs durağında karşılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karşılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karşılaşabilmek için, hep aynı saatte, aynı duraktan, aynı otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başrdılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...
Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen işsiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayın sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman aşımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düşen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabı daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden değildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağman çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adma "Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...
Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdiğimi sakın unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdiği çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karşılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....
Hayat ne kadar hızlı akarsa aksın, işleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yaşların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı.
Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asılı olan. "Ne dersin, bu evi alalım mı?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..."
"Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmiyim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tıp kongresinden döner dönmez ararım emlakçıyı... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."
Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla.
Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canım, o ev bizim bütçemizi aşıyor. Sen en iyisi o evi unut..."
Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü boş yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...
Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatının birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artık dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. İş yerimin tam karşısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yiyiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya...." "Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karşısında bir köşeye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden aynı hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...
Akşam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yaşa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir şeyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...
İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına
kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın.
Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdiğini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, aşkın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin kalması için dua ediyordu.
Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karşısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karşılaştığınız otobüs durağının karşısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakıcısı beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yaşları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akıl edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu... Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Şimdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için yaşayacaksın, anlaştık mı?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:
"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım...."
----Gözlerim doldu cidden..Ve herhangi bir yorum yapamıyorum..
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çok çok etkileyici ve güzeldi (:
Paylaşım için teşekkürler (:
Paylaşım için teşekkürler (:
MILENNIUM~~- Yenidoğan
- Mesaj Sayısı : 332
Puan : 326
Kayıt tarihi : 05/01/11
Yaş : 29
Nerden : İstanbul
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çok duygusal ve çok etkileyici bir hikayeydi... Gözlerim doldu resmen
Paylaşım için teşekkürler :)
Paylaşım için teşekkürler :)
BuRcu_10- Yeni Üye
- Mesaj Sayısı : 78
Puan : 86
Kayıt tarihi : 04/01/11
Yaş : 29
Nerden : İstanbul
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çok garip oldum okuyunca. :(
Harika.
Teşekkürler.
Harika.
Teşekkürler.
JustyKolik- KurtAdam
- Mesaj Sayısı : 3389
Puan : 3414
Kayıt tarihi : 24/12/10
Yaş : 28
Nerden : Omnia vincit amor ♥
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
... Birşey değil kuzucanlar
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Böyle bir aşk olabileceğine inanamıyor insan... Gerçekten muhteşemdi...
Teşekkürler canım benim... Akşam akşam gözlerimi doldurdun...
Teşekkürler canım benim... Akşam akşam gözlerimi doldurdun...
pyn_12- Yenidoğan
- Mesaj Sayısı : 213
Puan : 250
Kayıt tarihi : 04/01/11
Nerden : İstanbul...
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Teşekkür ederim böyle muhteşem ve etkileyici bir hikayeyi paylaştığın için. Gözlerim doldu. :)
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Önemli değil...
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Şu aralar anlatılan yada yazılan hiç bir aşk hikayesi dikkatimi çekmesede yine de insanın içi cız ediyor?
Var mı?Gerçekten varmı yani böyle aşklar?
Paylaşım için teiekkürler canım..
Var mı?Gerçekten varmı yani böyle aşklar?
Paylaşım için teiekkürler canım..
sessiz_rüya- Yenidoğan
- Mesaj Sayısı : 277
Puan : 276
Kayıt tarihi : 20/12/10
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Sanmam...
Önemli değil ablamm
Önemli değil ablamm
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
şu an gerçekten ağlıyorum ya
bu kadar anlamlı bi hiakye olamaz
çok güzeldi
paylaşım için sağol
bu kadar anlamlı bi hiakye olamaz
çok güzeldi
paylaşım için sağol
RABİA_EDWARD- Mesaj Sayısı : 44
Puan : 44
Kayıt tarihi : 06/01/11
Nerden : antalya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çok etkileyici.
Çok teşekkürler :)
Çok teşekkürler :)
unique~- Yenidoğan
- Mesaj Sayısı : 121
Puan : 130
Kayıt tarihi : 05/01/11
Yaş : 29
Nerden : İzmir
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
içim cızıldadı bir an.
işte gerçek aşk
işte gerçek aşk
melisesmerim(Dilek)- Yenidoğan
- Mesaj Sayısı : 436
Puan : 462
Kayıt tarihi : 05/01/11
Yaş : 26
Nerden : kütahya\simav
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Her okuduğumda ağlıyorum yaa...Şimdide ağlıyorum tabii...Donunda ki söz çok koyuyor yaa Onsuz kahvaltı etmek mi :S Çok etkileyici bir metin...Böyle aşklar hala var mıdır orası en büyük muamma...
Teşekkürler aşk...
Teşekkürler aşk...
Persephone- Vejeteryan
- Mesaj Sayısı : 856
Puan : 887
Kayıt tarihi : 03/01/11
Yaş : 28
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
İnanamıyorum ya. Canım benim ne yazacağımı bilmiyorum o kadar çok etkilendim ki. Mutlu zamanlarını okurken aklımda hep komşularımız vardı. Aynı böyleler. Aç kalmışlar bazen, bazen de sadece birbirlerine sarılarak ısınmışlar. Sonra işleri geliştikçe de birbirlerinden hiç kopmamışlar hala birbirlerine öyle bakıyorlar ki onları görünce yüzümde hep bir gülümseme olur. Onlarında çocukları yok. Yüzümde bir gülümsemeyle hikayedeki kişilerin yerine onları koyupta okuyordum bu yüzden adamın kadını aldattığını okuduğum zaman gözyaşlarıma engel olamadım. Sonrası zaten çok etkileyiciydi. Ama keşke öleceğini bildiği bu 1 yıl boyunca ayrı kalmasaydı sevdiğinden. Yani keşke birlikte yenmeye çalışsalardı hastalığı. Çünkü o kadını düşünüyorum da hiç bir zaman unutamayacak bu olanları ve sürekli nasıl beni aldattığına inanabildim gibi bir çok şey düşünecek şimdi. Neyse çok uzattım galiba. Çok teşekkürler paylaşım için. :)
Büsra- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1353
Puan : 1351
Kayıt tarihi : 21/12/10
Yaş : 30
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
...Gerçekten de muamma...
Büşracım... Ben de okurken aynen öyle oldum.. keşke.. keşke ölürken yan yana olsalardı..Kalpleri yan yana olsa da...Keşke...
Birşey değil
Büşracım... Ben de okurken aynen öyle oldum.. keşke.. keşke ölürken yan yana olsalardı..Kalpleri yan yana olsa da...Keşke...
Birşey değil
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Okumuştum bir yerde bunu.Her okuduğumda da aynı duyguyu hissediyorum..
Teşekkürler tatlım..
Teşekkürler tatlım..
sunny- Vejeteryan
- Mesaj Sayısı : 758
Puan : 760
Kayıt tarihi : 13/01/11
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çok hoş ama bana bir o kadar da yalan gibi gelen bir hikaye. Bilmiyorum belki de doğrudur ama gerçekten var mı böyle bir sevgi? Neyse, çok teşekkürler aşk. :)
Erlebnis- Yeni Üye
- Mesaj Sayısı : 90
Puan : 92
Kayıt tarihi : 04/01/11
Yaş : 28
Nerden : İzmir
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
vayy bee ağlyırum :(
Bu nasıl bir şeydir yaaa :)
HErkes böyle aşk mı bulut şu anda okuyup da nadiren ağladığım bir yazıyı okudum hele o son cümlee....
Ellerine sağlık deja
Bu nasıl bir şeydir yaaa :)
HErkes böyle aşk mı bulut şu anda okuyup da nadiren ağladığım bir yazıyı okudum hele o son cümlee....
Ellerine sağlık deja
RpAtTz_hbt- KurtAdam
- Mesaj Sayısı : 3722
Puan : 3769
Kayıt tarihi : 08/01/11
Yaş : 27
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Sana Badem'den-sen ağlama adlı parçayı armağan ediyorum bebek.
Ama ağlamamak güç
Ama ağlamamak güç
Dejavu.Bella- Cullen
- Mesaj Sayısı : 1163
Puan : 1417
Kayıt tarihi : 19/12/10
Yaş : 29
Nerden : Alanya
Geri: ..Bu kadar sevebilir misin.? [:( ]
Çokk etkileyiciydi.
Teşekkürler:(
Teşekkürler:(
robward krisella- Vejeteryan
- Mesaj Sayısı : 602
Puan : 614
Kayıt tarihi : 08/01/11
Yaş : 30
Nerden : Bazen ilk görüşte bilirsin, o insan senin kaderindir. Bazen bir ömür ararsın, bulunmaz..
Similar topics
» Bir Saatini Bana Ayırır Mısın?
» Yer Misin ? Yemez Misin ?
» Var Mısın, Yok Musun?
» Kayberek Kazanabilir Misin?
» Sır Tutabilir Misin? ~ Sophie Kinsella
» Yer Misin ? Yemez Misin ?
» Var Mısın, Yok Musun?
» Kayberek Kazanabilir Misin?
» Sır Tutabilir Misin? ~ Sophie Kinsella
:: Eğlence :: Serbest Bölge
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz