Vampirler..
3 posters
:: Eğlence :: Serbest Bölge
1 sayfadaki 1 sayfası
Vampirler..
[Resimleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan hayalî canavardır.
Vampir kültürü Babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Orta Çağ’da yayıldı. 1200’lerde İngiltere’de Galli bir din adamı olan Walter Map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. Map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
Vampir varlığına inanan bilim adamları vampirlerin kendilerince belirlenen özelliklerini şöyle özetlemişlerdir ; Acıyı en az düzeyde hissederler, vücutlarında özelliklede yüzlerinde çürüğe dayalı hafif çukurluklar ve izler bulunur, göz renkleri sürekli değişim içindedir ve iki göz asla aynı renkte bulunmaz. Beklenmedik zamanda, fark edemeyeceğiniz kadar hızlı ve bir o kadarda güçlü tepkiler verebilirler. Ten ısıları sürekli değişiklik içindedir. Gün ışığından etkilenmezler.(Vampirlerin güneş ışığında yok olduğu fikri Friederich Wilhelm Murnau'nun Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi filminde ortaya atılmış, Popüler kültür 'e ait modern bir düşüncedir.)Düşünce okuyabilirler bu nedenle onlara karsı koymak imkânsız gibidir. Zekalarını ve güçlerini asla bir kitlenin anlayıcağı bir şekilde dışarıya vurmazlar. Bahsedildiği gibi köpek dişleri ilgi çekici büyüklükte değildir.
Sadece Hıristiyan Avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. Hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 Gece Masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. Yeni Gine’nin Camma kabilesinde Ovengua cini ya da Borneo adasındaki Dayak kabilesinde Buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
Tarihçiler vampir kelimesinin Sırpça, Lehçe ya da Türkçe’den türetildiğini öne sürer. Bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda Aydınlanmanın ünlü filozofu Voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. Borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. Bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” Karl Marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “Sermaye ölü emektir. Ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. Ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “Vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. Yazar Sheridan Lefanu‘nun 1872’de yazdığı “Carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
İrlanda’lı yazar Bram Stoker, 1897’de yazdığı “Drakula” adlı eserinde türün bütün mitlerini toparladı ve bu konudaki en iyi klasiği meydana getirdi. Bu kitap vampir efsansinin sinemaya da atlamasına neden oldu. Alman dışavurumcu yönetmen Murnau , 1922’deki ünlü klasiği “Nosferatu” ile sinema tarihindeki ilk vampir filmini çevirdi. 1930’lu yıllarda Hollywood’un en gözde konularından biri vampirlerdi. Sinemanın en tanınmış vampir oyuncusu ise Christopher Lee'ydi. Zaman içinde vampirler pusuya yatmış canavar görünümünden kurtulup şık, baştan çıkartıcı , güzel yaratıklar haline geldi. Francis Ford Coppola ise Bram Stoker’ın romanından yaptığı özgün uyarlama ile vampirlerin hayatını bir trajedi olarak yorumladı.Stephenie Meyer 'ın 2005 yılında yazmaya başladığı Alacakaranlık roman serisi (ve 2008'de başlayan film uyarlamalarıyla) vampirler canavarlıktan kahramanlığa terfi ettiler.
Vampir, günbatımı ile şafak arasında dirilerek mezarından çıktığına, insanlara saldırıp kanlarını emdiğine inanılan hayalî canavardır.
Vampir kültürü Babil’den kalan örneklere dayanır ve yüzyıllar boyunca değişimini inceleyen kapsamlı folklorik tarihsel araştırmalara konu teşkil eder. Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Orta Çağ’da yayıldı. 1200’lerde İngiltere’de Galli bir din adamı olan Walter Map bir vampirin bütün bir köy ahalisinin kanlarını emmek suretiyle öldürdüğünü iddia etti. Map’ın iddasına göre köyde sağ kalan son kişi kılıcını çekip kana susamış cehennem yaratığının kafasını ensesine kadar ikiye bölmüş ve tehlikeyi sona erdirmişti.
Vampir varlığına inanan bilim adamları vampirlerin kendilerince belirlenen özelliklerini şöyle özetlemişlerdir ; Acıyı en az düzeyde hissederler, vücutlarında özelliklede yüzlerinde çürüğe dayalı hafif çukurluklar ve izler bulunur, göz renkleri sürekli değişim içindedir ve iki göz asla aynı renkte bulunmaz. Beklenmedik zamanda, fark edemeyeceğiniz kadar hızlı ve bir o kadarda güçlü tepkiler verebilirler. Ten ısıları sürekli değişiklik içindedir. Gün ışığından etkilenmezler.(Vampirlerin güneş ışığında yok olduğu fikri Friederich Wilhelm Murnau'nun Nosferatu, Bir Dehşet Senfonisi filminde ortaya atılmış, Popüler kültür 'e ait modern bir düşüncedir.)Düşünce okuyabilirler bu nedenle onlara karsı koymak imkânsız gibidir. Zekalarını ve güçlerini asla bir kitlenin anlayıcağı bir şekilde dışarıya vurmazlar. Bahsedildiği gibi köpek dişleri ilgi çekici büyüklükte değildir.
Sadece Hıristiyan Avrupada değil çeşitli toplumlarda vampir efsaneleri yaratıldı. Hindistan’da kimi kadınlar , uyurken kana susamış cinlerin saldırısına uğradıklarına inanırlar. 1001 Gece Masalları’nda dişi vampirlerle ilgili öyküler yer almaktadır. Yeni Gine’nin Camma kabilesinde Ovengua cini ya da Borneo adasındaki Dayak kabilesinde Buau adlı varlık da benzer inanışlara dayanan yaratıklardır.
Tarihçiler vampir kelimesinin Sırpça, Lehçe ya da Türkçe’den türetildiğini öne sürer. Bu efsanenin ayyuka çıktığı ve vampir avlarının düzenlendiği 1730’lu yıllarda Aydınlanmanın ünlü filozofu Voltaire konuya şöyle bir yorum getirir: “Gerçek kan emiciler mezarlarda değil, aramızda. Borsa spekülatörleri, tüccarlar ve işadamları halkın kanını hergün emmekteler. Bunlar kesinlikle ölmüyor ama yaşarken çürüyor.” Karl Marx’ın konuya yaklaşımı ise şu şekildedir: “Sermaye ölü emektir. Ancak canlı emeğin emilmesi ile vampirlere özgü biçimde hayat bulur. Ne kadar emerse o kadar hayat bulur.”
1820’lerde bir eleştirmen “Vampiri olmayan tiyatro yok“ diye veryansın etmiştir. Yazar Sheridan Lefanu‘nun 1872’de yazdığı “Carmilla” adlı öyküyle vampirler, aralarına ilk kez bir kadını almışlar buradan da vamp sözcüğünü türetmişlerdir.
İrlanda’lı yazar Bram Stoker, 1897’de yazdığı “Drakula” adlı eserinde türün bütün mitlerini toparladı ve bu konudaki en iyi klasiği meydana getirdi. Bu kitap vampir efsansinin sinemaya da atlamasına neden oldu. Alman dışavurumcu yönetmen Murnau , 1922’deki ünlü klasiği “Nosferatu” ile sinema tarihindeki ilk vampir filmini çevirdi. 1930’lu yıllarda Hollywood’un en gözde konularından biri vampirlerdi. Sinemanın en tanınmış vampir oyuncusu ise Christopher Lee'ydi. Zaman içinde vampirler pusuya yatmış canavar görünümünden kurtulup şık, baştan çıkartıcı , güzel yaratıklar haline geldi. Francis Ford Coppola ise Bram Stoker’ın romanından yaptığı özgün uyarlama ile vampirlerin hayatını bir trajedi olarak yorumladı.Stephenie Meyer 'ın 2005 yılında yazmaya başladığı Alacakaranlık roman serisi (ve 2008'de başlayan film uyarlamalarıyla) vampirler canavarlıktan kahramanlığa terfi ettiler.
Geri: Vampirler..
Stephenie Meyer 'ın 2005 yılında yazmaya başladığı Alacakaranlık roman serisi (ve 2008'de başlayan film uyarlamalarıyla) vampirler canavarlıktan kahramanlığa terfi ettiler.
Edward benim kötü çocuğum ama o bir kahraman .
Emmet benim Monkey Man'im
Esme ve Carlisle benim üvey anne-babam .
Alice ve Jasper mükemmelik abidem.
Rose benim taşım
Onlar kahraman olmasın da kim olsun ?!
Neyse paylaşım için teşekkürler ;)
Edward benim kötü çocuğum ama o bir kahraman .
Emmet benim Monkey Man'im
Esme ve Carlisle benim üvey anne-babam .
Alice ve Jasper mükemmelik abidem.
Rose benim taşım
Onlar kahraman olmasın da kim olsun ?!
Neyse paylaşım için teşekkürler ;)
Geri: Vampirler..
Hayriyee'm bu nekar uzun yakız
Ama kesin iyi bişeyler yazıyordur
Ama kesin iyi bişeyler yazıyordur
RpAtTz_hbt- KurtAdam
- Mesaj Sayısı : 3722
Puan : 3769
Kayıt tarihi : 08/01/11
Yaş : 27
Geri: Vampirler..
okudum
Güzel yazı
Aslında vampirlere Osmanlı Dönemin'de de söylentiler çıkmış hatta vezir padişaha söylediği rivayet ediliyor
Güzel yazı
Aslında vampirlere Osmanlı Dönemin'de de söylentiler çıkmış hatta vezir padişaha söylediği rivayet ediliyor
RpAtTz_hbt- KurtAdam
- Mesaj Sayısı : 3722
Puan : 3769
Kayıt tarihi : 08/01/11
Yaş : 27
Similar topics
» En popüler vampirler
» Los Angeles Prömiyerinden Vampirler
» Eclipse Konferansının 2. Günü || Vampirler=)
» Vampirler Eclipse İçin Vancuever'da
» Celtic Stüd. Geliş-Vampirler! :)
» Los Angeles Prömiyerinden Vampirler
» Eclipse Konferansının 2. Günü || Vampirler=)
» Vampirler Eclipse İçin Vancuever'da
» Celtic Stüd. Geliş-Vampirler! :)
:: Eğlence :: Serbest Bölge
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz